Hayatınızdaki Her Şeyden Bir Tutam
Zaman akıp gidiyor ve çok hızlı ilerliyor. Yetişmek mümkün değilmiş gibi geliyor bizlere. Aslında her şeye yetişme arzusu, mükemmelini yapma, en iyisi olma, daha ve daha… dedikçe kendimizden uzaklaştığımızı unutuyoruz. Şimdi bir sorum var sizlere :
‘’Şu andaki hayatınıza on üzerinden kaç veriyorsunuz ?’’ Hepiniz cevaplamaya başladınız. Kiminiz on dedi, kiminiz üç dedi, kiminiz yedi dedi ve ölçmeye devam ediyorsunuz. Şimdi size bir soru daha değerli okuyucular:’’ Bu sayısal değerleri neye göre verdiniz? Neyi az gördünüz veya neyi fazla gördünüz?
İşte şu anda hayatınızın karmaşası içinde bile olsanız beş dakika içinde kendi değerlerinizle karşılaştınız. Bu durum size kendinizi nasıl hissettirdi? Hadi ne hissettiğinizi kendinize söyleyin. Biz duymuyoruz rahat olun. Siz içinizdeki sesi dinleyin… Yaşamınızın dengesi hakkında ne söylüyor?
Hayatımızdaki her şey kendi içinde bir düzen oluşturuyor. Biz bu oluşumun çarklarına sıkışıp kaldığımızda mutlaka bize faydası olmayan bir süreç ile karşılaşıyoruz. Aslında çoğumuz ne ile muhatap olduğumuzu bilmediğimiz için de sorunun temelini bir başka kişide, durumda veya olguda buluyoruz. Halbuki sorgulamıyoruz ki durumun neresinde olduğumuzu. Çünkü kolay olan, hep karşı tarafın hatalı olması… En rahat savunma mekanizması ise:’’ O bana bunu, dedi. Şu bana bunu yaptı.’’ deyip sorundan kaçmak…
Hadi yaşadığınız en son sizi zor durumda bırakan durumu düşünün... O öyle yaptı, bu böyle yaptı diyerek değil. Sadece uzaktan o durum esnasında kendinize bir bakın. Ne görüyorsunuz? Nasıl davranıyor? Neler demek istiyor da diyemiyor? Hadi, sadece bakın, kalbinizden geçenleri dinleyin, ne diyor oradaki ses?
Kendi içinizdeki yaşam çarklarınızın dengesi hakkında size ne gibi doneler verdiyse gelin tüm bunları bir yere not edin. İşte o zaman hayatınızdaki eksiklik ve fazlalıkları göreceksiniz… Böylece hayatınızdaki denge kavramını sorgulayabileceksiniz.
Ama unutmayın ki denge hali, hiçbir şeyin azını da çoğunu da istemez. Size somut bir örnek vereyim:
Fazla iş odaklıysanız eve vakit ayıramazsınız. Evet maddi olarak kazancınız iyi olabilir, bu sizi birçok noktada mutlu da edebilir. Lakin bir de kalbinizin içinde, sizi bekleyen bir siz vardır. Bir de evde sizden sevgi, şefkat bekleyenleriniz vardır. Onlar parayı değil sizin sıcaklığınızı ister. Sizinle gülüp sizinle mutlu olmak, sizinle ağlamak isterler. Ve maalesef siz o toplantıdan bu toplantıya yetişeyim derken ya da çamaşır ütü derken ya da onun lafı bunun lafı derken zamanınız akıp gidiyor… Kendinizi ve sevdiklerinizi bir kenara bırakıp, “nasıl olsa sorun yok, sorun olursa bana ulaşırlar” deyip hayatı öylesine yaşıyor bulursunuz kendinizi.
Denge her şeyden ister.
İşte o zaman akıp giden zamanın içinde hem kendinize hem de değer verdiğiniz herkese ve her şeye yetebilirsiniz. Bu durum nasıl hissettirdi size kendinizi? Düşünsenize bunu yapabildiğinizi… Aslında çok da kolay olduğunu bilmeniz yeterli. Çünkü siz isterseniz değişim başlar. Taşlar dengeli hale gelir. Kalp bir bülbül gibi şakır. İşte o gün yaşamın akışında dengede kalmanın ne demek olduğunu deneyimliyor olursunuz.
Anlarınızı değerini ve dengesini bilerek geçirmeniz dileklerimle…
FARKINDALIĞA GİDEN YOL…
Gülay PEKCUR KORUÇ
MESLEK BELGELİ PROFESYONEL KOÇ